Korona başladığından beri Türkiye haricindeki ilk yurt dışı seyahatimi gerçekleştirdim. Yirmi yıllık dostumun Berlin’e taşınmasıyla ayağımın tozuyla İzmir’den geldim ve bir sonraki hafta Berlin’e gittim. Son dönemlerde artan göç dalgasıyla sanırım eski dostlarımızla artık komşu olacağız.
Bu yazıda hem yolculuktan hem de biraz gezdiğim yerleri anlatacağım.
Berlin’e Ulaşım
Prag-Berlin arası hem otobüs hem tren seferleri var. Ancak son günlerde Prag çevre yolunda sıkça kaza haberi duyduğum için bu sefer treni tercih ettim.
Tren biletleri Çek demiryollarının http://www.cd.cz sitesinden alınabilir. Özellikle hafta sonları vagon vagon gezip yer aramamak için koltuk rezervasyonu yaptırmanızı öneririm. Tren bileti gidiş dönüş 45 Euro, koltuk rezervasyonu ise 1 Euro. Çekya içinde hizmet sınırsız trende kotasız wifi var, Almanya’da ise limit maalesef 200 MB.

4.5 saatlik yolculuğun bir kısmı Çekya-Almanya sınırındaki bu harika manzarayla geçti. Burası Děčín ile Bad Schandau arasında yer alıyor. Bu istasyonlardan Çekya ve Almanya’nın iki büyük ulusal parkına gidiliyor. İki park arasında geçiş var mı henüz denemedim.

Děčín istasyonunda inerseniz rota-> Bohemian Switzerland
Bad Schandau istasyonunda inerseniz rota-> Saxony Switzerland

Ben de önceki yıl Bohemian Switzerland’a gitmiş ve doğasına hayran kalmıştım.
Almanya Giriş Kuralları
Madem sınıra geldik biraz kurallardan bahsedelim. Almanya’ya girmeden online sisteme kalacağınız adres bilgisini ve aşı/covid sertifikasını şu linke (https://www.einreiseanmeldung.de/#/) yüklemek gerekiyor, yoksa 10 gün karantina kuralı var. Ancak uygulamalar sürekli değişiyor, buradan detaylara bakabilirsiniz. Sınır polisi trende aşı/covid sertifikasını kontrol etti.

Almanya’ya geldiğimiz rüzgar türbinlerinden anlaşılıyor. Yenilenebilir enerjinin payı Almanya’da %45’in üstündeyken Çekya’da henüz %12 civarında. Berlin’de ara sokaklarda araçlar için kurulan şarj istasyonlarına sıkça rastlamak mümkün.
Çalışma hayatımın çoğu rüzgar enerjisi sektöründe geçtiği için her yolculukta mutlaka türbinlere bir selam gönderirim 🙂
Berlin’de Toplu Taşıma
Berlin’de toplu taşımada şu an 3G kuralı geçerli. Bilet fiyatları 3 Euro’dan başlıyor. Şehir merkezini gezerken A ve B bölgeleri için bilet almak yeterli oluyor. Bilet detayları burada.

Tren ve metro istasyonlarından kartla veya yanınızda bozuk para varsa tramvayların içindeki makinelerden ulaşım bileti satın alınabilir.
Berlin’de Nereye Gidilir?
Berlin gibi hareketli ve büyük bir şehirde bu sorunun cevabını vermek oldukça güç. Ben de bu sefer arkadaşlarımın önerisiyle gittiğim yer leri listeledim.
Südblock
Berlin’e her gidişimde mutlaka uğradığım Kreuzberg’de çokça alternatif mekan var. Bir kebap yedikten sonra rotayı kokteylleriyle bilinen aynı zamanda kuir bir mekan olan Südblock’a çeviriyoruz.

Hofbräu Wirtshaus Berlin
Diyelim ki Almanya’ya geldiniz ancak çok zamanınız yok ama bir yandan da Oktoberfest’i merak ediyorsunuz. Berlin’deki bu restoran her akşam Oktoberfest’i yaşatmaya çalışıyor.

Canlı müzik, yöresel kıyafetleriyle garsonlar, bira, sosis ve insanların coşkusu bir araya gelince bir süreliğine ben de kendimi Münih’te festivalde sandım. Fotoğrafı da kimseler yokken çekmiştim, insanlar varken bir kare almayı unutmuşum.

Mauerpark
Türkçesi Duvar Parkı olan bu parkın olduğu alan eskiden Doğu-Batı Berlin sınırındaymış. Geniş yürüyüş alanlarının yanı sıra 2004 yılından beri Mauerpark’ta Pazar günleri bit pazarı (http://www.flohmarktimmauerpark.de/) kuruluyor.

Her bit pazarında olduğu gibi Mauerpark’ta da vazo, mumluk, biblo gibi eski objelerden, plaklara, kitaplara ve ev gereçlerine kadar birçok ürün satılıyor. Buraya gelip saatlerce vakit geçirebilirsiniz.


Dünya müziklerinin olduğu bir plak standına bakarken, Erkin Koray’ın kayıtlarına denk geldim, meraklılarına duyurulur 🙂
Kultur Brauerei
Avrupa’da sıkça görülen terkedilmiş endüstriyel alanları hayata döndürme çabasını hem tarihi yaşatmak hem de sürdürülebilirlik adına değerli buluyorum. Bu alanlardan biri olan Kultur Brauerei geçmişte bira üretim tesisiymiş. Günümüzde ise içinde tiyatro salonları, kulüpler ve etkinlik mekanları olan bir kompleks.


Ampelmann Mağazaları
Trafik ışıklarındaki fötr şapkalı adam sembolü Doğu Almanya zamanından.

Bu simgeye Ampelmann adı verilmiş ve Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra turistler arasında popüler olmuş. Ampelmann’ı çok sevdiyseniz hediyelik eşya olarak yanınıza alabilirsiniz. Unter den Linden’deki mağaza biraz da müze gibiydi, otuz farklı ülkeden trafik ışıkları sergileniyordu.

Bonus
Müze adasında yürürken arka arkaya sıralanmış Trabanat’ları gördüm. Trabant arabaları Doğu Bloku’nun sembollerinden biri. Prag’taki Trabant Müzesini büyük bir merakla gezmiştim, görmek isterseniz link burada https://onedaywonder.blog/2019/05/05/prag-trabant-muzesi/
Berlin’de bu tarihi arabalarla Trabi-Safari adı verilen turlar düzenleniyormuş. Bir dahaki seyahatim için yapılacaklar listesine eklendi bile.

Prag’a Dönüş
Çok keyifli geçen 48 saatin ardından Prag’a dönmek için Berlin’in merkez tren garına döndüm. Pazar akşamı olduğu için platform kalabalıktı. Trene bindiğimde ise vagondan vagona koşuşturan insanları görünce iyi ki koltuk rezervasyonu yaptırmışım dedim. Almanya’da tren sık kullanıldığı için bu sefer Dresden’e kadar kompartıman dolu gittik.
Çek Cumhuriyeti’ne giriş kuralları şu linkte (https://www.mvcr.cz/mvcren/article/coronavirus-information-of-moi.aspx) yer alıyor. Tren sınırı geçtikten sonra bu sefer herhangi bir kontrol olmadı.

Yeniden seyahat etmeye başlamak ve dostlarla bir arada olmak çok güzel.
Bir sonraki yazıya kadar merakla kalın,
Prag’ta günlük hayat nasıl geçiyor diye merak ediyorsanız Facebook, Instagram hesaplarımı ve YouTube kanalımı takip etmeyi unutmayın!