Prag’ta 2 yılım nasıl geçti? Yeni Bir Kültüre Uyum Sağlamak İçin Öneriler

“Son iki ayını da evde geçireceksin deseler” asla inanmayacağım bu iki sene aslında çok hızlı geçti 🙂 Yeni eve taşın, işe başla, insanlarla tanış, Prag’ı keşfet, arada Türkiye’ye git, arada arkadaşlarım ve ailem geldi derken ikinci kez 9 Mayıs geldi.

Bu aralar böyle partiler yapamıyoruz ama 🙂
Photo by Inga Seliverstova on Pexels.com

Göçmen olmak içinde olumlu ve olumsuz duygular barındıran ve verdiğim kararları belli aralıklarla sorgulatan bir süreç. Ayrıca araştırmalar gösteriyor ki, biz göçmenlerin yeni ülkelerimize tam olarak uyum sağladığımızı hissetmemiz bazen yıllar sürebiliyor 🙂

Sistematik olan şeyleri sevdiğim için bu iki seneyi ve yaşadığım kültür şokunu antropolog Kalervo Oberg’in U şeklindeki kültürler arası uyum modeliyle anlatmak istedim. Eminim ki birçok göçmen bu modelin “ilk 6 aydan sonra bir çöküş oluyormuş” kısmını çok duymuştur. Kültür şoku, göçmenlerin yanı sıra gezginleri, Erasmus öğrencilerini, dil okuluna gidenleri vb. farklı bir kültürde yaşayanları etkileyen bir kavram.

Gelelim Oberg’e. Finlandiya’dan Kanada’ya göçmüş maden işçisi bir baba ve neredeyse hiç İngilizce bilmeyen bir annenin çocuğu olarak, taa küçük yaşlardan beri göçmenlerle iç içe yaşamış ve bu hayat koşullarında kendine en uygun mesleği seçmiş bir antropolog.

Yeni kültüre uyum sağlama süreciyle ilgili teorisinden ilk kez 1954 yılında, Rio de Janeiro’da Kadınlar Kulübü’ndeki konuşmasında bahsetmiş. Kültür şokunu başa bela bir durum olarak betimlemiş ve bildiğimiz tüm sosyal ilişki işaretlerimizi kaybetmekten kaynaklanan kaygı ile tetiklendiğini anlatmış. Sosyal işaretler ne kadar önemliymiş, Prag’a ilk taşındığım zamanları hatırlıyorum da bakkal yabancı, mahalle bambaşka, iş arkadaşlarım tamamen değişmiş… Tüm bu yeni insanları hayatıma oturtmaya çalışırken epey zorlandım ve kendimi uzun süre sudan çıkmış balık gibi hissettim.

Kültürel Uyum Eğrisi- Yatay eksen yeni kültürde geçen süre (ay) ve dikey eksen uyum derecesini gösteriyor.

Reference: Speaking of culture: the tango of cultural sensitivity and language learning in a study abroad context – Scientific Figure on ResearchGate. Available from: https://www.researchgate.net/figure/Depiction-of-Obergs-U-Curve-of-Cross-Cultural-Adjustment_fig1_40891640 [accessed 10 May, 2020]

Yaş, kişilik yapısı, eğitim düzeyi, yurt dışına taşınma nedeni ve önceki hayat deneyimleri gibi etkenler, herkesin birazdan anlatacağım süreçleri farklı yaşamasına neden oluyor. Örneğin üniversite öğrencisi olsaydım muhtemelen bu adaptasyon sürecim daha kısa olacaktı.

1. Balayı (Honeymoon)

İlk 6 ay jet hızıyla geçti. Gelir gelmez işe başladım ve Prag’a seyahat planı yapmış birçok arkadaşım ve akrabamla (yaklaşık 25 kişi) epey keyifli vakit geçirdim.

Český Krumlov’da mutlu bir turist 🙂

Diğer bir etken de hayata sıfırdan başladığım için bir dünya bürokratik işlemle (oturum kartı, banka hesabı, aile hekimi, internet, telefon, yeni bir ev bulma) uğraşmam ve bunu bürokrasi tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir ülkede yapmam oldu. Örneğin eve internet bağlatmam yaklaşık 40 gün sürdü. Ama bahar ve yazın güzel havası bana tüm zorlukları unutturdu.

Evin öncesi-sonrası

2. İnkar (Rejection/ Regression)

İlk altı aydan sonra biraz içe kapanık ve depresif bir ruh hali ortaya çıktı. Kış geldiği için Prag’a seyahat eden eş dost sayısı sıfırlandı, gündüzler kısaldı derken bir yorgunluk ve yalnızlık hissine kapıldım. Halbuki İzmir’de hava ne güzeldi, Prag kadar soğuk değildi :)) Ayrıca burada kışın hava erken kararıyordu, bazı garsonlar çok kabaydı ve apartmana taşındığımı gören kimse merhaba deyip yardım etmemişti. Bu düşüncelerin üstüne “iyi mi yaptım, kötü mü yaptım gelmekle?” sorusu, Türkiye ile burayı kıyaslamam ve tartının ağır basan tarafının sürekli değişmesi yorucu olmaya başlamıştı.

Ancak çevremde akıp giden hayata dahil olma isteğim baskın geldi ve kendimi aktiviteler arası mekik dokur bir halde buldum. Sınıftan yeni arkadaşlarım olur diyerek bir Çekçe kursuna kaydoldum. Pek kaynaşan bir ekip olamadık ama ben karanlık kış akşamlarında aksatmadan kursa gittim ve başlangıç seviyesini tamamladım. Çekçe konusunda kendimi sürekli motive etmek durumundayım çünkü düzgün bir telaffuzla konuşamadığım zamanlarda maalesef insanların çoğu beni anlamıyor. Türkiye’deki gibi yabancıların söylediklerini tahmin etme isteği buralarda pek yok 🙂

ve birkaç saniyeliğine o mont çıkar…

Çek Cumhuriyeti’nde kış sporları birçok insan için erişilebilir olduğundan hayatımda ilk kez kayak dersi aldım. Düşüp de kemiklerimi kırarım korkusunun hakim olduğu 1 saatin sonunda biraz alışmıştım.

Bahar geldiğinde belediyenin yoga kursuna kayıt oldum. Eğitmenimiz gençliğinde, iki ay boyunca Türkiye’yi gezmiş ve güzel anılarla dönmüş olacak ki sınıfta iki yabancı olmamıza rağmen dersi İngilizce anlatmayı kabul etti ve bizim derse katılmamızı sağladı. Ayrıca film festivalleri ve Çek Cumhuriyeti içindeki kısa seyahatler de bu süreçte yardımcı oldu.

3. Uyum (Adjustment/ Negotiation)

Sanıyorum artık uyum sürecindeyim. Türkiye’den her dönüşümde hala bir önceki aşamaya geri çekiliyorum ama toparlanma sürem giderek kısalıyor.

Özellikle pandemi döneminde “büyük şans” dediğim Cibulka Parkı

Artık Prag’ı haritasız gezebiliyorum, semtleri tanıyorum ve bakkalla selamlaşmaya başladık 🙂 Çek kültürüne ait daha derinlemesine bilgiler öğrenmek istediğim bu dönemde kültürel etkinlikler, kitaplar ve filmler yol gösterici oluyor. Prag’ı artık bir turist gibi yüzeysel olarak gezmiyorum. Örneğin sürekli gittiğim bir kafe, kitapçı ve park var (Instagram hesabımı takip edenler Cibulka adını mutlaka görmüştür 🙂 şehirde kendimi daha çok yerli gibi hissetmeye başladım. Hatta zaman zaman iş arkadaşlarıma mekan ve sergi önerilerinde bile bulunuyorum.

Çeklere ait kendimize yakın bulduğum şeylerden biri evde terlik giymeleri 🙂 Ayrıca arkadaşlarımın çoğu nine ve dedelerini mutlaka ziyaret ediyor ve onlarla vakit geçiriyor. Toplu taşımada yaşlı ve hamilelere mutlaka yer veriyorlar. Biliyorum Çeklerle ilgili en çok söylenen şey ilk bakışta soğuk olmaları, bana da hala öyle gelse de şenliklerde, festivallerde ve konserlerde bu durum tamamen değişiyor, birlikte eğlenmek bile mümkün oluyor. Farkına vardığım diğer bir şey de İngilizce dil becerilerine güvenmeyen Çeklerin genelde yabancılarla iletişim kurmaktan kaçındıkları. Bu da aslında hemen soğuk insan yaftasını yakıştırmamıza yol açıyor. Baktığımda kendi aralarında da mesafeli ve birbirlerine karşı saygılı olduklarını görüyorum.

4. Ustalık (Mastery) aşaması

Oberg burada çıtayı epey yükseltmiş. İnce esprileri anlamak, kendi ülkesine seyahat ettiğinde yanında yeni kültürden bir şeyler götürmek, yeni geleneklere adapte olmanın yanı sıra bundan keyif almak gibi örnekler vermiş.

Kendi adıma Çek kültürüne 100% adapte olup bunu içselleştirebilir miyim ya da bunu ister miyim bilmiyorum. Bir karara varmak için çok erken, 10 sene sonra hala blogu yazmaya devam ediyor olursam belki buraya da bir güncelleme bırakırım 🙂

Yeni Kültüre Uyum Sağlamanızı Kolaylaştırabilecek Önerilerim

Gideceğiniz şehirde İngilizce konuşuluyor olsa bile Türkiye’deyken yerel dili öğrenmeye çalışın. Örneğin burada bir kaç cümle Çekçe konuştuğumda insanlar çoğunlukla yardımcı olmak için çabalıyor.

Valizinize size evinizi hatırlatacak şeyler koyun. Ben cezve, çaydanlık, Türk kahvesi, çok sevdiğim birkaç kitap, bana hediye edilmiş anısı olan küçük objeleri yanımda getirmiştim.

Parukářka parkında mangal sonrası kahve keyfi

Yine taşınmadan önceki dönemde ile yerel gazetelere bakarak ülkenin gündemine biraz alışmaya çalışabilirsiniz.

Eğer iş nedeniyle yurt dışına taşınıyorsanız mümkünse en az 1 haftayı yerleşmek için ayırın. Aynı anda hem evi hem işi oturtmak benim için çok zorlayıcı oldu.

Güvendiğiniz kişilerin tavsiyelerine kulak verin ve yardıma ihtiyacınız varsa bunu çekinmeden söyleyin. Avrupalılar (hemen genelledim 🙂 belki doğrudan sormuyor ama benim gördüğüm kadarıyla yapabilecekleri bir şey varsa bundan da kaçınmıyorlar. Facebook grupları fikir alışverişi için iyi bir başlangıç olabilir.

Tercümana ihtiyacınız olacaksa göçmenler için bunu ücretsiz yapan dernekleri araştırabilirsiniz. Prag’ta AB destekli fonlarla çalışan dernekler var (META, IC Praha, CIC vb.) ve ihtiyacınız olan durumlar (çocukların okula kaydı, iş aramak vb ) için tercüman ya da sosyal hizmet desteği sağlıyorlar.

Kaynaklar

Dutton, E. (2011), Research Note, The Significance of British Columbia to the Origins of the Concept of “Culture Shock” BC Studies, no. 171, Autumn 2011.

Oberg, K. (1954). “Culture Shock.” Paper presented to the Women’s Club of Rio Di Janeiro, Brazil, 3 August.

Oberg, K. (1960). Cultural Shock: Adjustment to New Cultural Environments. Practical Anthropology, 7(4), 177–182.

Bir sonraki yazıya kadar merakla kalın,

One-Day Wonder

Prag’ta günlük hayat nasıl geçiyor diye merak ediyorsanız Facebook ve Instagram hesaplarımı takip etmeyi unutmayın…

If you liked this post, you can buy me a coffee!

€3.00

Prag’ta 2 yılım nasıl geçti? Yeni Bir Kültüre Uyum Sağlamak İçin Öneriler” üzerine 3 yorum

Yorum bırakın