Bu olağan dışı günlere ben de bir not bırakmak istedim-6 Nisan 2020
Çekya’da ilk korona vakaları 1 Mart’ta ortaya çıktı. 12 Mart günü olacaklardan habersiz evden çalışıyordum. Mesai bitimine yakın, bir arkadaşımla yazışırken bir anda ekranımıza ofisin bir süreliğine kapalı olacağı mesajı düştü. Gün içinde herkesin beklediği hükümet kararları açıklanmıştı ve vakaların 100 kişiyi geçtiği 12.günde Çekya’da acil durum ilan edildi.
Günlerden Perşembeydi ve bu kararla birlikte Pazartesi sabahından itibaren sadece işe gitmek, ev alışverişi, hastaneye veya parka gitmek dışındaki insan hareketliliği ve ülkeden çıkışlar kısıtlandı.

Ocak ayı Çekya için sıkıntısız geçti ancak Şubat ayına geldiğimizde virüsle ilgili haberler artmaya başladı. Çekya’nın komşu ülkelerinde korona pozitif vakalar görülünce, günlük hayatta stres düzeyimiz arttı, artık ofislerde ve evlerde neredeyse tek konumuz korona virüs oldu.
Çekya’da korona virüsün yayılması
Ocak ayında Sağlık Bakanlığı, korona virüs testi yapılan potansiyel hasta sayısını internetten paylaşmaya başladı. 1 Mart günü 3 kişinin test sonuçları pozitif çıktı ve tabii ki marketlere küçük çapta bir akın oldu. Hatta bazı sanal marketler bir gün içinde bir haftalık satış yaptıklarını açıkladılar. Şu an hiçbir ürünle ilgili sıkıntı yok, en azından ben rastlamadım. Haftalık alışverişi evin yakınındaki bakkaldan yapıyorum, ellerinde ne ararsanız var.

Bu süreçte her sabah Çek gazetelerini Google Translate sayesinde okudum. Okulların yarıyıl tatilinden sonra Avrupa’nın farklı ülkelerine tatile giden insanların bir kısmı maalesef virüsü kaptı ve Çekya’ya döndüklerinde ailelerine ve arkadaşlarına virüs bulaştı. Kendisinin ve yakınlarının seyahat geçmişi olmayan bir taksi şoföründe bu hastalık çıkınca virüsün tahmin edilenden hızlı yayıldığı anlaşıldı.
Çekya’da korona virüsle ilgili güncel sayılara Sağlık Bakanlığı’nın web sitesinden bakabilirsiniz:
https://onemocneni-aktualne.mzcr.cz/covid-19
Çekya’da acil durum
İlk vakalar ortaya çıkınca ben de biraz tedirgin olup eve bir-iki paket makarna, sabun, tuvalet kağıdı ve sıvı yağ almıştım. Tabii zamanla bunların hepsi bitti 🙂 Sonrasında yaptığım en büyük hazırlık Prag merkezdeki Anatolia Market’e gitmek oldu. Salçadan, bakliyata hatta Eti Cin’e kadar sevdiğim ürünlerden aldım. Oturduğum muhitteki mini marketten de taze sebze ve meyveleri doldurdum sepete. İnsanlarla teması azaltmak için haftada sadece 1 kere alışverişe gidecek şekilde evdeki stoku ayarladım.
Acil durum süresince okullar, müzeler, spor tesisleri, spa merkezleri gibi birçok yer kapalı. Devlet kurumları, fabrikalar ve marketler çalışmaya devam ediyor. Kafe ve restoranlar paket servis yapıyor ya da dükkan penceresinden sipariş alıyorlar. Postanelerin çalışma saatleri değişti. Marketler sabah 8-10 saatleri arasında 65 yaş üstü ya da kronik rahatsızlığı olan kişilere hizmet veriyor. Sokağa çıkmakla ilgili herhangi bir yaş kısıtlaması yok. Güvenlik güçleri sınırlarda yoğun olarak çalışıyor, şehirlerde ise her sokak başında polis ya da asker beklemiyor.

Çok tartışılan bir konu olan maske kullanımı acil durum sonrası Çekya’da zorunlu hale geldi. Dışarı maskesiz çıkmanın cezası var. Evde maske olmadığı için birkaç kıyafeti feda ederek ben de maskemi yaptım. Medikal maskenin bile zor bulunduğu bu süreçte evinde dikiş makinesi olanlar pamuklu maske üretip hem ihtiyacı olan insanlara doğrudan ulaştırıyorlar hem de belediyeye teslim ediyorlar. Bu insanların çoğu maskeleri toplumsal dayanışmayı arttırmak için ücret talep etmeden yapıyor.

Çek hükümetinin aldığı kararları ve finansal yardımları merak edenler için resmi web sitesini şuraya bırakıyorum:
Göçmen olarak bu süreçte hissettiklerim
Acil durum ya da karantinanın eninde sonunda geleceğini bilsem de karar ilk açıklandığında şok oldum. Çünkü tüm ülke karantinaya alınmıştı ve ülkeye giriş-çıkışlar artık izne bağlıydı. Daha bir hafta önce Avrupa’nın farklı yerlerinde yaşayan arkadaşlarımla yakında yapacakları Prag seyahatini konuşurken 2 gün içinde sınırlar kapatılacaktı.

Göçmen olmanın en zor kısmı sevdiklerinin özlemi. Birçok göçmenin aklından “sınır ne zaman açılır?”, ” açılsa da Türkiye’ye gidebilir miyiz?”, ” acil bir durum olsa ne yaparım?” soruları mutlaka geçmiştir. Şu an sakin kalmaya çalışıyorum, olumsuz düşüncelerle kafamı doldurmuyorum. Hemen hemen her gün ailemi ve arkadaşlarımı arıyorum.
Karantinada günlerim nasıl geçiyor?
Çalıştığım ofis kapalı ancak hepimiz evden işlerimize devam ediyoruz. Haftanın 5 günü işe gider gibi erken saatte kalkıyorum, küçük bir egzersiz sonrası işe başlıyorum. Zaman yönetimine yardımcı olması için Pomodoro Tekniği’ni uyguluyorum; 25 dakika çalışma ve 5 dakika mola, 2 saatin sonunda 15-25 dakikalık uzun bir mola vererek.
Gün içinde mutlaka evde yürüyüş, yoga ve nefes alıştırmaları yapıyorum. Bu yeni alışkanlıklar daha dingin bir ruh halinde olmamı sağlıyor, sürekli korona virüs nedeniyle maruz kaldığım bilgilerden etkilenmemi en aza indiriyor, sizlere de tavsiye ederim. Bunların üstüne blogla ilgileneyim, biraz kitap okuyayım, telefon görüşmesi yapayım, ev işi derken geriye çok fazla zamanım kalmıyor. “Karantinada sıkıldım” diyen insanları anlamam mümkün olmayacak sanırım…
Bonus: İlk sesli videom
Bugün yürüyüşe çıktığımda biraz video denemesi yaptım ve Prag manzarası eşliğinde korona günlerini anlattım.
Bir sonraki yazıya kadar sağlıkla kalın,
One-Day Wonder
Prag’ta günlük hayat nasıl geçiyor diye merak ediyorsanız Facebook ve Instagram hesaplarımı takip etmeyi unutmayın…